İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde bulunan Yıldız Sarayı, Osmanlı’nın son dönemlerinde devletin ana sarayı konumundaydı.Bu yüzden büyük bir tarihi öneme sahiptir. Büyük bir koruluk içinde yeşillikler arasına yapılmış bir saray kompleksidir. Tek yapılı değildir, Topkapı Sarayı gibi ayrı ayrı bölümlerden oluşmaktadır. Bu bölümlerden bazıları ; köşkler, saraylar, yönetim, koruma, servis yapıları ve parklardır.
Sarayın bulunduğu alan Kanuni Sultan Süleyman döneminden başlayarak padişahların avlanma yeri olarak kullanılmaktaydı ve buraya ilk yapıyı Sultan 3.Selim yaptırmıştır. Annesi Mihrişah Sultan için bir kasır ve babası 3. Mustafa adına günümüze kadar ulaşan rokoko tarzı bir çeşme yaptırmıştır. Sonrasında bir çok padişah tarafından çeşitli köşk ve kasırlar yaptırılarak, yaklaşık 500.000 metrekareye ulaşan bir saray kompleksi halini almıştır.
Yıldız Sarayı
Sarayın en önemli bölümlerinden biri olan Mabeyn Köşkü’nü Sultan Abdulaziz tarafından 1866 yılında Mimar Sarkis Balyan’ a yaptırılmıştır. Saray birçok köşk ve yapıyı içinde bulundurduğundan biraz karmaşık bir yapıya sahiptir. Bunlardan bazıları; Mabeyn Köşkü, Şale Köşkü, Yıldız Tiyatro ve Opera Evi, Yıldız Saray Müzesi ve Porselen Üretim Evi ‘dir. Yıldız Sarayı bahçeleri de herkes tarafından bilinmektedir. Binaların mimarisi modern fakat sadedir.Sarayın etrafını çevreleyen yüksek duvarlar padişah ve ailesini dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korumak amacıyla yapıldığı düşünülmektedir.
Saray en şaşalı günlerini 2. Abdülhamid zamanında yaşamıştır.2. Abdülhamid tahta geçtikten yaklaşık 7 ay sonra, Dolmabahçe Sarayı’ nda yaşanan bazı üzüntü verici olaylar ve güvenlik endişesi sebebiyle daha korunaklı olduğuna inandığı Yıldız Sarayı’ na taşınmış ve böylelikle devletin yeni yönetim merkezi ve padişahın yeni ikamet adresi Yıldız Sarayı olmuştur. Sarayın het detayıyla 2.Abdülhamid bizzat kendisi ilgilenmiş ve yaklaşık 33 yıl burada ikamet etmiştir.
Saray devletin yönetim merkezi olmasının yanı sıra aynı zamanda bir kültür ve zanaat merkezidir. Osmanlı ‘da tiyatrosu olan ilk saray olma özelliğini taşımaktadır. Bünyesinde basımevi, fotoğraf atölyesi, tiyatro, resim galerisi, ufak müzeler, müzik stüdyosu ve gözlemevi bulunmaktaydı. Saray bünyesinde 1895 yılında kurulan çini ve porselen fabrikası geleneksel kültürün yaşatıldığı önemli bir yerdi. Padişah, diğer ülkelerin hükümdarlarına burada üretilen çini ve porselenleri hediye etmekteydi.