Dünya’nın en büyük müzelerinden biri olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri Sultanahmet’te yer almaktadır. Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır. Türkiye ‘nin ilk müzesi olmakla birlikte, bünyesinde 1 milyona yakın arkeolojik eser bulunmaktadır. Eserler Balkanlardan Afrika’ ya uzanan Osmanlı İmparatorluğu topraklarından getirilmiştir.
Arkeoloji Müzeleri
Osmanlı ‘da tarihi eser toplama merakı Fatih Sultan Mehmet dönemine uzansa da müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı 1869 yılında İstanbul Arkeoloji Müzelerinin, Müze-i Hümayun yani İmparatorluk Müzesi olarak kurulmasıyla başlar. Aya İrini Kilise’ sinde o güne kadar toplanmış olan eserler İstanbul Arkeoloji Müzelerinin temelini oluşturur. Fakat zamanla Aya İrini Kilise’si eserler için yetersiz kalır ve bu yüzden Fatih Sultan Mehmet döneminde yaptırılmış olan Çinili Köşk’te müzeye dönüştürülür.
Yapılan restorasyon sonrasında 1880 yılında Çinili Köşk ziyarete açılır. Müzenin ana bölümleri arasında yapım yılı olarak en eski olanı Çinili Köşk Müzesi’dir. Burada şuan Türk çini ve seramik eserlerinin en nadide örnekleri sergilenmektedir. Eski Şark Eserleri Müzesi ise 1883 yılında Osman Hamdi Tanpınar tarafından Güzel Sanatlar Akademisi olarak inşa ettirilmiştir ve Osmanlı İmparatorluğu’nda açılmış olan ilk Güzel Sanatlar Akademisidir. Şuan ise bu bölümde Arabistan, Mezopotamya ve Anadolu ‘ya ait nadide eserler sergilenmektedir.
Arkeolog ve aynı zamanda ressam olan Osman Hamdi Tanpınar 1881 yılında müze müdürlüğüne atanmıştır ve Türk müzeciliğinde adeta bir çığır açmıştır. Müzenin dünyadaki en büyük müzelerden biri olması konusunda çok büyük emekleri vardır. Yaptığı önemli kazı çalışmaları sonucu çok önemli ve nadide eserleri müzeye kazandırmıştır. Yaptığı en önemli kazı çalışmalarından biri Lübnan Sayda’da yapmış olduğu kazı çalışmasıdır. Burada Krallar Nekropolüne ulaşmış ve dünyaca ünlü İskender Lahdi’ni gün yüzüne çıkarmıştır. Bu kazı çalışmasından İskender Lahdi, Ağlayan Kadınlar başta olmak üzere birçok Lahit ve eser İstanbul ‘a getirilerek müzeye kazandırılmıştır.
Bu yeni gelen eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyulmuş ve böylelikle Arkeoloji Müzesi binası dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından yapılarak 1891 yılında ziyarete açılmıştır. Bina neo klasik mimarinin en güzel örneklerinden biridir. Müzede; Babil Kabartmaları, Mezopotamya heykelleri, Kadeş Anlaşması, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi birçok medeniyete ait son derece önemli ve güzel tarihi eserler sergilenmektedir.