İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan Fatih Camii, bulunduğu semte adını vermiştir. Fatih Sultan Mehmet tarafından şehrin en güzel tepelerinden birine yaptırılan cami ve külliyenin yapımına 1462 yılında başlanmış ve 1469 yılında tamamlanmıştır. Mimarı dönemin ünlü mimarlarından Sinaüddin Yusuf Bin Abdullah (Atik Sinan) ‘dır.
Caminin bulunduğu tepede Bizans Dönemi’nde 1. Constantinus’ un yaptırmış olduğu Havariyyun Kilise’ si olduğu düşünülmektedir.Dönemin önemli ibadet yerlerinden ve Osmanlı mimarisinin yine nadide eserlerinden biridir. Külliye 16 medrese, hastane, konukevi, aşevi, kütüphane ve hamamdan oluşmaktaydı. Caminin 12 kubbesi ve 2 minaresi bulunmaktadır. Camii ve külliye medreselerle birlikte yaklaşık 108.000 metrekare alanı kaplamaktadır.
Osmanlı döneminde sultanlar ve aileleri tarafından yaptırılan camilere Selatin Camiler denilmekteydi. Fatih Camii de İstanbul’un fethinden sonra yaptırılan ilk Selatin Cami olması sebebiyle büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda 1932 yılında ilk Türkçe ezan burada okunmuştur. Caminin büyük bir öneme sahip olması nedeniyle bir çok Osmanlı devlet adamının, ilim adamlarının türbe ve mezarları da burada bulunmaktadır. İstanbul ‘u fethiyle tarihte çok önemli bir yeri olan ve bu camiyle birlikte sayısız Osmanlı Eserini bizlere miras bırakan Fatih Sultan Mehmet ve eşi Gülbahar Valide Sultan, Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa, Sadrazam Mustafa Naili Paşa ve Sadrazam Abdurrahman Nureddin Paşa burada türbe ve mezarı bulunan önemli isimlerden bazılarıdır.
Caminin içi de son derece zarif ve gözalıcı süslemelerle bezenmiştir. Caminin içindeki muhteşem hat eserlerini Yahya Sofi ve oğlu Ali Bin Sofi yazmıştır. Günümüze gelene kadar yaşanan depremlerden dolayı cami dönem dönem zarar görmüş ve onarılmıştır. Yalnız 1766 yılında yaşanan depremde büyük hasar görmüş ve 1767-1771 yılları arasında Sultan 3. Mustafa tarafından Mimar Mehmed Tahir Ağa’ya yaptırtılmıştır. Bu onarım çalışmalarından sonra caminin orijinal haline göre biraz farklılıklar oluşmuştur.
Fatih Camii
Son restorasyon ve bakım çalışmaları 2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılarak 2012 yeniden ibadete açılmıştır ve İstanbul ‘da en çok ziyaret edilen camilerden biridir. Caminin ilk inşasından günümüze sadece şadırvan, şadırvan avlusunun üç duvarı, mihrap, tac kapı, birinci şerefeye kadar minareler ve çevre duvarının bir kısmı ulaşmıştır.