Ihlamur Kasrı, İstanbul ‘da Beşiktaş ve Nişantaşı arasında bulunan Ihlamur Vadisi’ nde yer alan Ihlamur Mesire’ndeki iki yapıdan oluşur. Yeşillikler içinde olan mesire alanı, devlet hazinesine dahil edilerek hasbahçe konumunu almıştır. Padişahların dinlenmeleri için öncelikle ahşap bir bağ evi inşa edilmiş,sonrasında 1791 yılında Sultan 3.Selim buraya çeşitli havuz ve sofalar yaptırmıştır. Padişahlar tarafından günübirlik dinlenme amacıyla sıklıkla ziyaret edilen alan, aynı zamanda Padişahların atış ve talim yaptıkları bir yerdi. Ihlamur Vadisi’nin Yıldız’a doğru uzanan kısmında bazı nişan taşları ve bu taşların üzerinde sultanlar tarafından yaptıkları atışların tarihleri ve dereceleri bulunmaktadır.
Ihlamur Kasrı
Günümüze ulaşan yapılar Sultan Abdülmecid tarafından dönemin ünlü mimarlarından Karabet Balyan’a 1849-1855 yılları arasında yaptırılmıştır. Yaklaşık 24.000 metrekarelik alan içinde yer alan kasrın bahçe düzenlemelerini ise Dolmabahçe Sarayı’nın da bahçe düzenlemelerini yapan Alman bahçıvanlar yapmıştır. Ihlamur Kasrı, Merasim ve Maiyet Köşkü olarak iki yapıdan oluşmaktadır. Merasim Köşkü tek kattan oluşur ve dikdörtgen şeklindedir. Kesme taş ve mermerlerden yapılmış olan köşk Neo-Barok mimari özelliklere sahip olmakla birlikte son derece görkemli ve süslü bir yapıdır. Sultan Abdülmecid Merasim Köşkü’nü resmi işleri ve törenler için kullanmaktaydı. Maiyet Köşkü ise iki katlı olup, yine Barok özelliklerde olmakla birlikte Merasim Köşkü’ ne göre daha sade bir yapıdır ve geleneksel tarzda döşenmiştir. Maiyet Köşkü ise Sultan’nın maiyeti ve haremi için tahsis edilmiştir. Maiyet Köşkü’nün bahçesi günümüzde dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır.
Sultan Abdülmecid’ in buraya sıklıkla gelip dinlendiği, bazı konuklarını ve ünlü Fransız şair Lamartine’i burada ağırlayıp görüştüğü bilinmektedir. Erken yaşta vefat eden Sultan Abdülmecid ‘den sonra tahta geçen kardeşi Sultan Abdülaziz abisinin sevdiği bu yapılara gereken önemi göstermiş ve burada çeşitli eğlenceler ve pehlivan güreşleri düzenlemiştir. Sultan 5.Mehmet Reşad da burayı sıklıkla ziyaret eden Padişahlardan biridir. Onun döneminde 1910 yılında İstanbul’u ziyaret eden Bulgar ve Sırp Kral’ları da burada ağırlanmıştır. Yapılar 1985 yılında müze-saray olarak hizmete açılmış ve 1987 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sonucu bugünkü görünümünü almıştır.